Friday, April 30, 2010

Longing... Özlem...


Özlenenin de özleyeni özlemesini istemektir biraz da özlem.Onun da sizi özlediğini bildiğinizde özleminiz dineceğine harlanır. Zaman kimi koşullarda özlemi azaltırken kimi koşullarda da güçlendirir. Artık var olmayan birine duyulan özlemin zamandır ilacı. Her geçen gün özleminiz sizi daha az etkileyerek ama varlığını sürdürerek bir yerinizde ince bir sızı gibi, hali hazırda alevlenmeyi bekleyen bir kıvılcım gidi durur. Çok tehlikeli değildir ama kontrol altında tutamadığınız zamanlarda tüm kanınıza yayılabilecek kadar da yakıcı olabilir.Özleminizi yönelttiğiniz ‘O’ hala varsa ve onun sizden uzakta varlığını sürdürdüğü bilincindeyseniz zaman tuz basar yaralarınıza. Belki akan kan durur ama sızınız hiç dinmez. Her geçen saat özleminizi arttırır.O uzaktaysa özleminiz zamanla doğru orantılı olarak artmaya devam ederken dayanma noktanızda kilitlenmiştir artık. Uzakta olan O’nu özlersiniz, geleceği umuduyla özleminizi dizginlersiniz. Onun geleceği zaman yaklaştığında, geleceğine dair bilgiyi aldığınızda özleminiz azalacağına artar bu seferde. Dineceğine coşar. Mesafe azaldıkça özlem tırmanır, kavuşma zamanı kısaldıkça doruğa ulaşır. Özleyerek beklediğiniz O geliyordur artık. Hem de sizi özlediği için. Özlem kendini tamamlamıştır. Sizden da bağımsızdır şimdi. Özgürleşen özlem zaferini kutluyordur artık. Özlenen “O” özleyenine geliyordur. Ya da özleyen özlemini dindirmek için özlenene doğru yoldadır. Bu özlemin zaferidir işte. Burada her şey karışır,unutulur, birbirine girer birbirini tamlar, bütünler. Sadece özlem vardır dimdik ayaktadır.Ve “O”kapıdadır…

No comments:

Post a Comment